top of page

Depresyon Hayatımı Nasıl Kurtardı?



Şu anda sürekli şiddet haberleriyle karşılaşıyoruz. Eşine, çocuğuna, arkadaşına, öğrencisine, sokakta denk geldiğine şiddet uygulayan insanların haberlerini izlemediğimiz gün yok gibi... Bunun üzerinde kök duyguların, bilinçdışında ne olduğunu tartışmak bu yazının konusu değil fakat şunu söylemek isterim ki; bu tip durumlar depresyon, kaygı ve anksiyetenin sonucu gibi görünüyor. En temeldeki yoksunlukları, kırgınlıkları veya travmaları detaylandırmak daha sonraki bir yazıda olacak.


Genellikle yakınımızda birileri bu tip kaygı bozuklukları yaşamadan televizyonda izlediklerimize üzülmekten öteye gidemiyoruz. Yorumlarımız televizyonda izlediklerimizi eleştirmek boyutunda kalıyor. Malumunuz, tenkit konusunda çoğumuz profesyoneliz. Fakat iş çıkarım yapmaya gelince oralı olmuyoruz. Çünkü "çok biliyoruz."


“Ayakkabılarıyla Bir Kilometre Yürümeden Kimseyi Yargılama” diye bir söz vardır. Ancak başkalarının ayakkabılarını giyip aynı yoldan yürürsek gözlerimizi ve kalbimizi tam anlamıyla açabiliriz. Birebir o insanın sıkıntısını anlamaktan bahsetmiyorum. Söylediğim empati kurmaktan öte bir şey, "ŞEFKAT" duymak. Anlamamız gereken şey; kaygının, her an herkesi vurabilen ciddi bir problem olduğudur.


Yapıcı, metodik ve tutarlı bir şekilde davranmaya devam edersek kendimize yardımcı olabiliriz. Bu nedenle, önce temelimizi inşa edersek, kendi zihnimiz üzerinde kontrol sahibi oluruz. Temeli her alanınıza eşit olarak atın ve bedeninizi, zihninizi, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı geliştirmeye devam edin.


Depresyon Hayatımı Nasıl Kurtardı?

Dürüstçe söylemeliyim ki; yaşadığım depresyon benim için bir lütuftu!

Birçoğunuz şu anda acı çekiyorsunuz ve bana "Nasıl da bu kadar rahat depresyonun bir nimet olduğunu söyleyebilir?

??" dediğinizi duyuyorum. Bazılarınız bana gıcık oldu bile. Güzel, okumaya devam edin lütfen.

Bana inanın, depresyonum sırasında ben de aynı şeyi düşünüyordum. Ancak, şimdi iyileştiğime ve iyileşmeye devam ettiğime göre (ki bu ömür boyu sürecek bir taahhüttür) güvenle bunun bir lütuf olduğunu söyleyebilirim.

Nasıl mı?


Depresyonumdan önce, ben hiç de istediğim gibi ilerlediğim bir yolda değildim. Kendimi hayallerimden çok uzak görüyordum. Uğraşıyordum ama olmuyordu. Elbette dışarıdan bakıldığında “iyi bir hayatım oldu” ama bir yerlerde kendimi kaybettim. Gerçekten, başlamak için kendime asla tam olarak yön veremedim. Tam bir işe başladım hastalık buldu beni. Tam iyi bir işe girdim mobbing mağduru olup kapıyı vurup çıktım. Maddi olarak çöktüğüm çok zamanlarım oldu. Bundan ben net olarak "SIFIR PARA" demek istiyorum. Hiç paramın olmadığı, gelirimin tamamen kesildiği bir karanlık dönem... Sonra işleri yoluna koymak, kendi işini kurmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak... Çok fazla ama çok fazla iniş çıkıştan bahsediyorum. (Buradaki en büyük lütuf elbette ki bir kız annesi olmaktı. Allah'ın beni böyle ödüllendirmiş olduğuna hala inanamıyorum. Demek ki belki de o kadar şanssız biri değildim. Sorun bunu hala göremiyor olmamdaydı.)

Yolculuğum boyunca sağlıksız beslenme, sürekli sinirli olma gibi pek çok olumsuz alışkanlıklar edindim. Başkaları için kendimi pek hırpaladığım söylenemez. Hatta biraz bencil bir hayat yaşadığımı bile itiraf etmem gerekebilir. Ancak bu çok küçük yaşlarda başladı ve yaptığım her şey hep "güçlü bir kendim olmak" içindi. Sadece nasıl "kendim"in yanında olabileceğimi bilmiyordum. Yöntemlerim kırıcı, kabuğum mümkün olan en sert kabuktu. Halbuki istiridye gibi içimde yumuşacık bir şey saklıyordum; kırılgan çocukluğum... Böylesi derin bir boşluğu doldurmak için bir sonraki en iyi şeyi arardım, hiçbir şey yardımcı olmadı. Çünkü ben kendimi terkedilmiş bir çocuk olarak görmekten bir türlü vazgeçemiyordum. Tüm agresifliğim aslında bundandı ama o zamanlar bunu bilmiyordum. Ben küçükken babam gitmiş, bir evlilik yapmış ve daha da kötüsü başka bir kızı olmuştu. Neden diye sordum kendi kendime, ben kız evlat olarak ona yetmemiş miydim?


Böyle bir şey size tanıdık geldi mi?


Bununla ilgili problem, her şeyi yalnızca çok uzun süre maskeleyebilmenizdir. Gerçeği ancak, buharın çaydanlıktan dışarı çıkması gibi vakti geldiğinde ortaya çıkacağı ana kadar saklayabilirsiniz. O zaman bununla yüzleşmekten başka seçeneğiniz yok.

Ama yüzleşmeniz gerektiğinde ne olur? Kendim için bu süreci biliyorum; YAPAMAYACAKTIM! Bu yüzleşme esnasında ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu, çünkü yaklaşık 35 senedir gizliyordum!

Ondan sonra gerçekler bana bir kamyon gibi çarptı. Çünkü babamı kaybetmiştim. Altımışıncı yaşını tamamlayamadan zaten hiç yaşamadığım babam, bir kez daha gitmişti.


Hiç “Gerçek Başta Acıtır, Sonra Sizi Özgür Kılar” ifadesini duydunuz mu? Bu sözler şu anda olduğundan daha doğru olamazdı.


Yıllardır kaçtığım gerçeğim beni dımdızlak yakalamıştı. Olduğumu düşündüğüm her şey, yaptığım her iyi şey, elde ettiğim herhangi bir başarı, gerçeğim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Çünkü gerçeğim, olmaktan korktuğum YÜKSEK BENİM'den başka bir şey değildi.

Korktum çünkü o olmayı hak etmediğimi düşündüm. Her şey çocukluğumda başladı, büyüdükçe daha da kötüleşti. Çocukluğumdan, kimliğimden, masumiyetimden kopmak ve zamanım dolmadan büyümeye zorlanmak...


Nasıl kendim olacağıma dair hiçbir şey bilmiyordum, ama nasıl başka biri olabileceğime dair her şeyi biliyordum.


Depresyona girmek, BENİ İÇTEN DIŞARI HİSSETMEYE ZORLADI! Yıllardır her şeyi dıştan alıp hissetmek için içime koyuyordum. Eğlence, sağlıksız yaşam, gereksiz arkadaşlıklar, toksik ilişkiler, kötü beslenmeyi alır ve bu boşluğu doldurabilmek için kendime koyardım. Depresyona girene kadar yaptığım hiçbir şey bana hiçbir şey hissettirmedi.

Bu yaşadığım kayıpla hayatımda büyük bir değişim meydana geldi. Çünkü aynı anda ben de ölümden dönmüştüm. Babamı toprağa verirken karnımda 35 dikişle ayakta durmaya çalışıyordum.


Hiçbir şey hissedemedim ama her şeyi hissettim! Elbette hislerim “mutlu” değildi ama gerçekten hissediyordum! Ayrıca, kendimi o kadar berbat hissettim ki, GERÇEKTEN KENDİMLE OLMAK dışında hiçbir şey yapmak istemedim!


Bu yaşayabileceğim en GÜZEL ŞEYDİ çünkü duygularımla oturmamı ve gerçek benliğimi ortaya çıkarmamı sağladı. Depresyon yapıcı bir şekilde çözmeme izin verdi; depresyonuma neyin sebep olduğunu ve bunu düzeltmek için ne yapabileceğimi gördüm. Ayrıca, varlığıma kök salmış olan incinme ve ihmal katmanlarını soymamı sağladı.


Tüm bunların kutsanması, birçok kez yıpranıp kırıldığınızda, şimdi istediğiniz şekilde yeniden yapılanma fırsatı verir!



Artık kendimi her zaman olmak istediğim olarak oluşturmaya başlayabilirim.

Sağlıklı alışkanlıklar, sağlıklı yiyecekler, daha olumlu bir zihniyet ve daha az toksik insanla bir hayat inşa etmek!


Hayatımı kurtaran depresyonum için sonsuza dek minnettar olacağım çünkü beni bugün olduğum kadına dönüştürdü.


Ölüm ise hepimiz için var ve gerçekten gücümüzün yetmediği tek şey. Ölümden sonra yaşam mı? Buna inanmak için gerçekten berbat bir hayat yaşamak gerekir. Her şeyiyle "iyi" bir hayat süren kişi, tekrar neden yaşamaya ihtiyaç duyar ki? Acizlik ise işte tam da budur. Ve ölüm bize haddimizi bildiren yegane gerçektir.


Hepimizin bir hikayesi var, sizinki ne?

 
 
 

Comments


bottom of page